25 Ağustos 2009 Salı

Siyasette eşekli muhabbet


Atatürk Devrimleri toplumda travma(vuruk-sarsıntı) yarattı” diyen AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, başta muhalefet partileri  tarafından yoğun tepki ve eleştiriler almıştı. Bu sözü ile Adeta toplumda bir sarsıntı yaratan Fırat, daha sonra, “beni eleştirenler Devrim Kanunlarını okudularsa eşek gibi anırırım” diyerek ayrı bir şaşkınlık  yaratmıştı.

 

Fırat’ın bu iddialı çıkışı üzerine, Mecliste bulunan birçok milletvekilleri harıl harıl devrim kanunlarını araştırmaya, karıştırmaya başlayınca, AKP li Fırat, “Meclis Kütüphanesi’nden Devrim Kanunlarının alınmaya başladığını” belirterek, “dolayısıyla birçok eşeği eşeklikten kurtardım, bilgi sahibi yaptım” dedi.

 

Meclisimizin bu en uzun isimli Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, bu garip benzetme ve çıkışları ile milletvekillerinin bazılarını eşekli imalı eleştirmiş oldu. Bu eşekli muhabbet Meclisimizde, siyasette travma (sarsıntı) yaratadursun, kendi kendime, -karikatüristlerimize eşekli meşekli iyi doküman verildi- diye düşündüğüm gün, Milliyet’te 28.6.2008 günü Ercan Akyol, eşekli travmalı güzel bir karikatür çizmiş. Bunu sizinle paylaşmak istedim. Bir vatandaş anıran eşeğine yuları takıp çekiyor. Çekerken de, hani “eşek inadı” derler ya, eşek direniyor sahibi de eşeği ipinden çekerken, “n’oluyon lan? Travma mı geçiriyon?” diyor.  Günümüzün siyasetinde eşekli, travmalı muhabbetine cuk oturduğu için, bu karikatürü okuyucu ile paylaşmak istedim.

 

Madem konumuz eşekli muhabbet, okuyucuya biraz tebessüm ettirmek, biraz da imalı düşündürmek için ilginç eşekli espri ve dizelerle konuya devam edelim.

 

“BİNDİĞİM EŞEK BENDEN AKILLI OLMASIN”


Köy Enstitülerinin kapatılma arifesinde, köy enstitülerinin aleyhinde konuşma ve propagandalar devam ederken, ve de köy enstitülerinin yoksul halk çocuklarının uyandırılması işlevini yapması nedeni ile halkın uyandırılmasını istemediği propogandasını ispat etmek için, Eskişehirli toprak ağası bir milletvekili, özel bir toplantıda şunları söylemiştir:

“-Benim bindiğim eşek benden akıllı olursa beni düşürür”, dediği genelde dillendirilir.


Sonra da halkın iradesinin tek tecelli yeri olan parlementoya şair eşrefin eşşek şiirlerinden esinlenerek propoganda amaçlı şöyle saldırılır:


Ne acıdır ki, yoksul halkın vergisinden, devletin bütçesinden maaş alan bir milletvekili, ekmeğini yediği halkını, kendisine oy verenleri “eşek” yerine koyuyor ve de halkın uyanmasını istemiyor. Nerede kaldı, halkın mutluluğu, halkın kalkınması için çalışacağına namusu üzerine yemin eden milletvekili...

 

(Kaynak: Atatürkçü Düşünce Derneğinin 3.3.2002 günü Türk Hukuk Kurumu Salonunda düzenlediği panelde bir konuşmacı).

 

Bu Eskişehir Milletvekilinden önce Şair Eşref, Milletvekillerini şöyle taşlıyor:


“Dört sene sonra görünmez oluruz mecliste,

O zaman kıymetimiz yükselir inşallah,

Memlekette oluruz müntehîb-i sanide,

Buraya bizden eşekler gelir inşallah

                                      *

“Sarık sanma bir ölmüş beyne tutmuş bir kefen sarmış”).

Siz bunu günümüze göre, tam uyduğu için turbanlı namazsızlar için şöyle değiştirseniz de olur:


“Türban sanma bir ölmüş beyne tutmuş bir kefen sarmış”.


Yürekli şairimiz Eşref, 1907 de Meclisi Mebusan ile eşekli olarak şöyle alay ediyor:

 

“Var lüzumu bize Meclis-i Mebusanın,            

İçinde dahil olanlar ne olursa olsun,

Doksan üç vakasını eylemesin de tanziüzde

doksan üçü isterse eşşekle dolsun”.  

                            ……..                           

 

Halk Aşığı Dertli (1727–1864) şu mısraları günümüzde de geçerli değil mi? Aşık bu mısraları günümüzün 200 yıl ötesinden riya ile namaz kılanlara şöyle seslenir:

“Merhamet cebinin dibidir delik

Var git riya torbasının dibin dik

Riya ile namaz kılma eşek

Şeriat tarikat ile süslenmez”.

                                     



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.